Yaş aldığınızı nasıl anlarsınız Eğer yaşadığınız on yılları ardarda diziyorsanız, 70’ler, 80’ler, 90’lar diye anlatırken, arada bir 90’larla 2000’leri birbirine karıştırmaya başladıysanız, tamam işte, siz de en azından yarım asırlıksınız. Bu asla bir şikayet değil aksine yaşanmışlık (!) Aslına bakarsanız ben bu “on yılların” içinde en fazla 70’lere özendim. Maalesef 70’lerde henüz çocuktum, dönemin hakkını veremedim. Ama, tuhaf bir şekilde ruhum 70’li yıllara aitmiş gibi hissettim. En çok da o yıllarda geçen müzikallere hayran oldum. Hatta mümkün olsaydı hayatı hep müzikal tadında yaşamak isterdim.
Mutlu mu oldun, duygularını anlatmak için patlat bir şarkı, çok mu çoştun, başla dansetmeye. Yanındaki, yamacındaki herkes de seninle birlikte söylesin, dansetsin. Bir anda sandalyelerin, masaların üzerine fırlayıp, şarkı söyleyen, danseden insanlar peydah olsun, üstelik herkes birbiriyle uyumlu ve son derece estetik figürlerle toplu olarak müthiş bir koreografi sergilesin. Kostümleri rengarenk göz alsın. Ve hayat hep böyle bir cümbüş içinde aksın, gitsin. Kabul ediyorum, bu sadece bir fantazi. Gerçek hayatım müzikal olmadı ama müzikaller hep hayatımı hafifletti. Ve, yıl 2018 olduğunda, yılların efsane müzikali “Mamma Mia”nın devam filmini seyretmek yaz gününde doyumsuz bir tat verdi. O yüzden hatırlatmak istedim; “Mamma Mia: Here We Go Again” 20 Temmuz’da vizyona girdi.
Bu kez hikaye bugünden düne flashbacklerle ilerlemiş
Ara ara Meryl Streep ‘in oynadığı “Donna” karakterinin gençliğine gidip, Yunanistan’a gelişi, karşısına çıkan herbiri birbirinden yakışıklı genç adamlarla yaşadığı aşklar, Yunanistan’da yoktan var ettiği o masalsı dünya, hepsi birer birer anlatılmış. Donna’nın ardından yeniden oteli canlandırmak isteyen kızının hikayesi ile birleştirilmiş. Karakterlerin dünü ve bugünü arasında çok güzel geçişler yapılmış. Müthiş kadro ise filmin en güzel sürprizlerinden biri olmuş. Bir yanda, Meryl Streep, Pierce Brosnan, Colin Firth, Cher gibi dev isimleri birarada izlemek, diğer yanda “Mamma Mia”nın unutulmaz müzikleri, Yunanistan manzaraları, 70’lerin rengarenk kostümleri de eklenince daha ne olsunmuş. Yaz sıcağında böyle tatlı tatlı sinema keyfi gibisi yokmuş.